MAKİNE SANAYİ

Makine sektörü, yarattığı katma değer, teknoloji üretimini zorunlu kılması, geniş bir yan sanayi ağı oluşturması, yatırım maliyetlerini düşürmesi, nitelikli personele yönelik istihdam alanı oluşturması, dışa bağımlılığı ve dış ticaret açığını azaltmasının yanı sıra pek çok sektöre girdi sağlaması ile tetikleyici güce sahip lokomotif bir sektördür. Ülkelerin gelişme sürecinde, makine imalat sanayinin imalat sanayi içerisindeki önemi giderek artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin ihracatları incelendiğinde makine ve aksamları sektörünün ihracat payının yüzde 20’lerde olduğu görülmektedir.

SEKTÖRÜN TÜRKİYE'DEKİ GELİŞİMİ

Türkiye'de sanayi sektörünün temelleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında özel sektörde yeterli sermaye birikimi bulunmadığı için I. ve II. 5 Yıllık Sanayi Planları çerçevesinde devlet eliyle atılmıştır. Plan kapsamındaki sanayi kuruluşlarının büyük çoğunluğu, temel tüketim malları üretimine yönelik olmasına rağmen; ara malı üretecek tesislere de yer verilmiştir. Plan, uygulamada zamanla özel girişimciler için de faydalı endüstri imkanları yaratacak şekilde uygulamaya konmuştur. Dönem dönem hazırlanan, teşvikler ve hibeleri kapsayan tedbir paketleri makine imalat sektörünün önünü açmış, karma ekonomiye geçilmesiyle birlikte sektörün gelişimi hızlanmıştır.

OSTİM Organize Sanayi Bölgesi ile Çankaya Üniversitesi arasında 22 Mayıs 2008 tarihinde İş ve İnşaat Makinaları Kümesi (İŞİM) kurulmuş ve bugüne kadar bu küme tarafından çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiştir.

Makine Tanıtım Grubu, MTG, Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu tarafından makine sektörünün yurt dışında daha etkin bir şekilde tanıtılabilmesi, makine ve aksamları sektörünün ihracatının artırılması, yurt içinde ve yurt dışında imajının geliştirilmesine yönelik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi, markalaşma, Ar-Ge ve ortak tanıtım çalışmalarının organize edilmesi amacıyla gerekli finansmanın sağlanmasına yönelik olarak kararlaştırılmış ve söz konusu Birliğin 11 Nisan 2007 tarihinde gerçekleştirilen 2006 yılı Olağan Genel Kurulu'nda kararlaştırılarak faaliyete geçmiştir.

SEKTÖREL PANORAMA

Makina imalat sanayi, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'nin sanayileşmesinin de itici gücüdür ve gelecekte de gelişiminin temel taşı olacağı aşikârdır.  1990 yılından bu yana yaklaşık yüzde 20 oranında yıllık büyüme oranı gösteren sektör ihracat rakamlarında da toparlanma sürecinde seyrediyor. Türk makine ve aksamları sektörü yıllık yaklaşık 40 milyar dolar dış ticaret hacmi yaratıyor.

TOBB Üye Veri Tabanı'na göre; Türkiye’deki kayıtlı çalışan her 100 kişiden 0,7’si makine ve teçhizat imalatı sektöründe çalışıyor. Makine ve teçhizat imalatı sektöründe istihdam edilen her 100 kişiden 6’sı da mühendis olarak görev alıyor. Türkiye’deki faaliyet gösteren her 100 firmadan 0,5’i makine ve teçhizat imalatı sektöründe faaliyet gösteriyor. Özel sektörde faaliyet gösteren firmaların vergi öncesi kârlarının yüzde 0,3’ünü makine ve teçhizat imalatı sektörü yapıyor.

Makine ve Aksamları Sektörünün bünyesinde yer alan en önemli alt sektörler “İş Makineleri Sektörü”, “Takım Tezgâhları Sektörü” ve “Tarım Makineleri Sektörü” olarak sıralanıyor.

Makine ve imalat sanayinin alt sektörleri hareketli ve gelişen süreçler yaşıyor. Son yıllarda gelişen tarım makineleri sanayi de yerli üretim kapasitesini artıran sektörlerden bir tanesi olarak dikkat çekiyor .

Türkiye’de makine imalat sanayi, bazı iller çevresinde daha fazla yoğunlaşmış bulunuyor. Bunlar; Bursa, İstanbul, Kocaeli başta olmak üzere, Trakya dâhil Marmara Bölgesi, İzmir, Eskişehir, Ankara, Konya, Gaziantep gibi illeri kapsıyor. Çukurova Bölgesi de bu kapsamda yer alıyor. Takım tezgâhı imalatında, daha çok Bursa, Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Konya’da ön planda iken Gaziantep, daha çok tekstil (halı dokuma dâhil) ve gıda sanayi makineleri ile inşaat makinelerine öncelik veren bir konumda bulunuyor. Komşu ülkelere yakınlığı ve işbirliği olanağının artması nedeni ile Gaziantep’te, son yıllarda daha değişik makine türlerinin imalatı da gelişim gösteriyor.

SEKTÖREL ANALİZ

Makine ve teçhizat imalatı sektörü 2013 yılını 12.8 milyar dolar ihracat, 23.4 milyar dolar ithalatla kapattı. Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği (MAİB) verilerine göre; sektörün ihracatı 2014 yılı 7 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 artarak 8,7 milyar dolara ulaştı. Sektörün ihracattaki istikrarlı artışının devam ettiği görülürken, geçen yılın ilk 6 aylık döneminde yüzde 45,2 olan ihracatın ithalatı karşılama oranının, bu yılın aynı döneminde yüzde 52,3'e ulaştığı görülüyor.

Türkiye makine ihracatında yüzde 16'lık bir paya sahip olan Almanya'ya yapılan ihracatta 2014 yılı ocak-haziran döneminde yüzde 13,8 oranında artış sağlanırken, en fazla makine ihracatı gerçekleştirilen ülke sıralamasında ikinci sırada yer alan Amerika'ya ihracatta yüzde 27.9, üçüncü sırada yer alan İngiltere'ye ihracatta ise yüzde 1,7'lik artış kaydedildi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından yürütülen Türkiye’nin 2023 İhracat Stratejisinin Sektörel Kırılımı Projesi kapsamında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşılabilmek amacıyla 2023 yılında makine ve aksamları sektörü ihracatının 100 milyar dolar olması öngörülüyor. Dünya pazarından yüzde 2,3’lük bir pay sahibi olunması amaçlanan bu çalışmada yıllık ortalama artış oranının yüzde 17,8, Türkiye ihracatı içerisindeki payın ise yüzde 18,34 olması planlanıyor.

200'den fazla ülkeye ihracat yapan Türk makine üreticileri, makine sektöründeki 47 milyar dolarlık cari açığın 25 milyar dolarını ihracat yaparak karşılanabileceği görüşünde. Ancak sektör temsilcileri, çözüm bekleyen sorunlara da dikkat çekiyor...

Bölgesel teşviklerin ve Ar-Ge teşviklerinin sektörün yapısına uymaması ve yetersiz kalması sorunlardan biri olarak gösteriliyor. Sektör aktörlerine göre; çözüm için 5746 sayılı Kanun’da değişiklik yapılarak, sektör için işletmede çalışan sayısına bağlı bir oran uygulanmalı, Ür-Ge ve üretimde çalışan mühendisler de Ar-Ge personeli olarak kabul edilmeli, sektör için teşvikler bölge farkı gözetmeksizin uygulanmalı.

Uzun vadeli alıcı kredisi ve finansman olanaklarındaki yetersizliğin düşük kârla çalışan sektörde finansman sıkıntısına neden olduğuna da işaret ediliyor. İhracatta kredi riskini ortadan kaldıracak ve uzun vadeli kredilendirme yapacak yenilikçi uygulamalar ile iç pazarda mikro ve küçük ölçekli firmalara teminat göstermeksizin makine ve teçhizat yatırımı yapma fırsatını verecek yeni bir mekanizmaya ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor.

 

Sektör temsilcileri, bankacılık sektörüne mal sahipliği açısından güvence oluşturarak akıcı bir finansman sağlaması amacıyla TOBB bünyesinde, Türkiye’deki belli kriterlere sahip makinaları kayıt altına alacak ve ruhsatlandıracak bir makine tescil sistemi oluşturulması için yetki verilmesi gerektiğini düşünüyor.

Bunların yanında yatırım malı niteliğindeki sektör ürünlerine uygulanan yüzde 18 KDV’nin haksız rekabete ve kayıt dışılığa yol açtığı da vurgulanıyor. KOBİ niteliğindeki işletmelerin önemli bir bölümünün makine alımlarını, teşvik belgesi ve leasing kullanmadan yaptığını belirten makine sektörü temsilcileri, KDV oranlarının sektörün tüm alt mal gruplarında yüzde 8’e indirilmesini istiyor.

Uzak pazarlarda, Amerika ve Uzakdoğu gibi, KOBİ ölçeğinde imalatçıların tek başlarına kendilerine pazar aramaları veya pazardan pay almalarının çok zor olduğuna işaret ediliyor. Bu durumun makine imalatçısı KOBİ’ler arasında, çok görülmeyen işbirliği çalışmalarına neden olacağı düşünülüyor. Sektör aktörlerine göre; kültürel farklılığı çok fazla olan pazarlarda, Uzakdoğu gibi, sadece firmaların çalışmaları yeterli olmayacak. Mutlaka ticari ataşeliklerin profesyonel desteğine gerek duyulacak. Bu destek firmaların yapacağı girişimlerin ve kaynaklarının boşa gitmemesi için kesinlikle gerekli. Tüm bunlar orta ve uzun vadede getirisi olacak çalışmalar olduğu belirtiliyor.

Kaynak: Dünya Gazetesi